Ablazor

 

Biraz kişisel bir hikaye, biraz çocuk psikolojisi, biraz hatıra ve sonunda teknolojik bir oyuncak içeren bu uzunca yazı, ilginizi çekecekse, devamını da okuyabilirsiniz.

1,5 sene kadar önce kızımın bir dinazor fobisi vardı. Bu fobi öyle büyük bir hale geldi ki, artık hiç bir dinazorun yaşamadığına ikna olduğu halde, durup dururken “ya bir gün bir dinazor kemiği görürsem” diyerek ağlamaya başlayabiliyordu. O zaman bu fobiyi aşmak için bir dinazor masalına başladım. Dinazorların da iyisinin-kötüsünün, güzelinin-çirkininin, büyüğünün-küçüğünün, etçilinin-otçulunun, çeşit çeşit renklisinin, türlü türlü huylusunun, huysuzunun, arsızının olduğunu vurguluyordum.

Ama hepsinden önemlisi dinazorların da anneleri-babaları-kardeşleri vardı. Seviyorlardı, seviliyorlardı, üzülüyorlardı, seviniyorlardı. Birbirleri ile yardımlaşıyorlar, zorluklara beraber karşı koyuyor, mutlu günlerinde birbirlerine tatlı süprizler yapıyorlardı. (Bir masaldan bahsediyorsak dinazor şiir bile yazar). Masalın ana kahramanı, bir dinazor ailenin kızçocuğu Ablazor’du. Diğer sürekli rollerin isimleri: Babazor, Anazor, Abizor ve Bebezor’du. Bebezor sonradan ortaya çıktı, ilk bölümlerde ismi sadece “yumurta” idi :)

Evet ilk bölümlerde dedim, bu masal arkası yarın formatında her gün sürüp gidiyordu ve her gün doğaçlama olarak Ablazorun bir günü anlatılıyordu. Ablazorun gününde akşam olunca Ablazor uyuyor, rüyasında kızımı görüyor, onunla konuşuyor ve gününden, dertlerinden, sevinçlerinden vs bahsediyordu. Doğal olarak masalın bu kısmı interaktif oluyordu. Ablazor sayesinde kızımın anlatmak isteyip anlatamadığı bir çok şeyi öğrenmiş olduk. Çünkü bizlere anlatmaya korktuğu, çekindiği, utandığı şeyleri arkadaşı ile rahatlıkla paylaşıyordu :)

Bir de şöyle bir avantajı vardı, Ablazor kızımdan 6 ay büyük olduğundan, kızımın yaklaşmakta olduğu evrelere onu hazırlıyordu. Mesela kızımın ikinci kardeşinin doğmasından 6 ay önce Ablazorun ikinci kardeşi doğdu. Ben askere gitmeden 6 ay önce Ablazorun babası askere gitti. Böylece kızım hayatındaki büyük değişimlere Ablazorun hayatını izlerken farkında olmadan ısınmış-alışmış oldu.

Bu masallar, kızım da rüyasında Ablazorla konuşmaya başlayana ve “en sevdiğin arkadaşın kim?” sorusuna “Ablazor” cevabını vermeye başlayana kadar devam etti. sonra seyreldi, ben askere gidince de zorunlu ayrılıkta Ablazordan ayrı kalmaya da alışıldı. hala ara sıra nostalji tadında Ablazor masalları anlatıyoruz.

Daha önce de ablazordan bahsetmiştim ama bu kadar ayrıntıyı vermeme sebep olan olay ne peki? internette gezinirken bir oyuncağa rastladım. Bu oyuncağı kızıma almak ne güzel olurdu. Ancak kurban bayramını kutladığımız şu günlerde, besili bir koç alınabilecek fiyatın fazlasını cansız bir dinazora vermek çok da mantıklı gelmedi. Normalde çocuklara teknolojik oyuncaklar verme taraftarı değilim, kutulardan, mandallardan kendi hayal güçleri ile oyuncaklar oluşturmaları çok daha amacına uygun geliyor bana, ama nedense bu dinazora kanım ısındı :)

Oyuncağın resmi sitesinde [bedavaya reklam da yaptik, iyi mi:)] videoları, resimleri vs var, o yüzden buraya gömmüyorum. Ayrıca Amazonda kendi sitesinden daha ucuza satıyorlar ve videolar, açıklamalar daha derli toplu. Genel anatomisi ise yukarıdaki resimde görülüyor…

Etiketler:
  1. deniz doğa
    Eyl 21st, 2012 20:16

    bu oyuncak türkiyeye gelicek mi?

  2. M.R.B.
    Eyl 29th, 2012 01:53

    Bilemiyorum maalesef…

Yorumlara kapalı.