İşi ehline vermek
İşi ehline vermek gerek. Bir konu hakkında fikri olmayanların, o konuda karar alıcı makamda bulunmaması gerek. Eğer karar alıcı makamda bulunuyorlarsa “bilmiyorum” demekten utanmamaları, bilene danışmaları gerek.
Bu memleketi tez zamanda bir iletişim bakanlığı gerek. O makama da hem -özgür ortamlarda- akademik olarak çalışmış, hem de işin içine fiilen girmiş, hem çok okumuş hem çok gezmiş ve yaşı kırkı geçmemiş birini getirmek gerek. yok ulaştırma bakanlığına bağlayalım, yok teknoloji bakanlığı kuralım da onun altında olsun gibi yan yollara sapmadan, sadece internet ve telekominikasyon ile ilgilenecek bir iletişim bakanlığı gerek. Ve bu bakanlığın çok aktif çalışması, yeni projeler üretmesi ve üç güç için de kendi konusunda etkili kararlar alması gerek. ah daha neler gerek neler…
yetti artık ama yaa… youtuba’a girmek istersin, aa, kapalı. neden? beğenmedikleri 3 tane video yayınlanmış. engelleyin tum siteyi. geocities’e gidersin, bak bak, o da kapalı.. neden? birileri geocities uzerinden cirkin fikirlerini anlatan siteler yapmış, tüm geocities sitelerine erişimi engelleyin. blogger’dan takip ettiğin bloglar vardır, anam o da ne! blogger da kapanmış. neden? 2 tane site mac yayinini vermiş. kapatın tüm blogları. daha önce wordpress de kapandı, niceleri de…
işi bilmediklerinden böyle kararlar alınıyor, ama işi bilmemeleri de bu aşamadan sonra işe yarıyor. mevcut sitelere girmenin 50 yolu varken, sadece birini engelleyebiliyorlar.
Sanırım bu kararları alırken işi gazete toplatmak gibi görüyorlar. ona da tamamen karşı olmakla beraber, gazetede en azından bir bütünlük var, bir sayfadaki haber, sayfanın editörünü, editör de gazetenin tamamını bağlar. burda ise durum bambaşka ama farkında değiller, çünkü işleyişi bilmiyorlar.
Apartmandan bir kişi maç yayınını penceresinden dışarı verdi diye, apartmandaki tüm dairelerin tüm camlarını tuğla örüyorlar. Olmaz ki böyle…