Veli Katılımı

Kızımın okulunda veli katılımı adı altında öğrencilerin velilerini sırayla belli günlerde okula çağırıyorlar. Veli de bir saat süreyle kendi çocuğunun da aralarında bulunduğu sınıf içinde hikaye okuma, deney yaptırma vs. gibi kendi seçtiği etkinlikleri gerçekleştiriyor. Çeşitli yönlerden faydası olan bir uygulama…

Veli katılımına sürekli anneler gittiğinden, biz de default olarak [geçen sene olduğu gibi] eşimin katılacağını öngörmüştük. Ancak küçük bebeğimizin olması eşimin katılmasını engelledi. Her öğrencinin velisi giderken kızımın boynu bükük kalmasına da gönlüm razı olmadı ve öğretmenlerinin çağrısına uyarak okullarına gittim.

Daha önce bilgi almak amacı ile görüştüğümde, öğretmenleri velilerin genelde 1 saati dolduramadıklarını, 50 dk civarında öğrencilerin dikkatinin, velinin ise hazırlığının bittiğini, ama korkacak bir şey olmadığını, bu durumda son on dakikada kendisinin devreye girdiğini söylemişti. İki buçuk saat [arada gittikleri yemek süresini de katarsak 3.5 saat] kadar veli katılımında kaldım, sonrasında geciken branş dersini bahane ederek git artık dediler :) hala yapmayı düşünüp de vakit yetmediğinden yapamadığım şeyler vardı. Öğleden önce “yemeğe kadar bitirmemiz gerek” düşüncesiyle, öğleden sonra “branş dersini yemeyelim” düşüncesiyle herşeyi acele ile yaptığımız halde…

Sınıfa girince ilk önce tanışma faslı oldu. Daha önce hazırladığım yaka kartlarını teker teker tanıştığım çocukların göğsüne taktım. Bu çok güzel fikir daha önce bir başka veli tarafından uygulanmıştı, ben de bir güzellik katayım diyerek yaka kartlarını oldukça albenili hazırladım. Çocuklar gerçekten beğendiler. Böylece isim hatırlayamama veya yanlış isimle hitap etme gibi problemleri baştan engellemiş olduk.

Benim kendi planımda en sona bırakmayı düşündüğüm oyun faslını, öğretmenlerinin tecrübesiyle en öne aldık. Çünkü çocuklar uzun süredir oturuyorlardı, biraz harekete ihtiyaçları vardı. Önce çocukken ablamdan öğrendiğim ve o zamanlar çokca da oynadığımız “küçük keman” oyununu oynadık. Çocukların hepsinin ilgisini çekebilmek ve oyunu daha zevkli hale getirmek için oyun sırasında bazı değişiklikler yapmam gerekti ama bu değişikliklerle oyunun daha güzel olduğunu düşünüyorum :)

Sonra eşimle beraber hazırladığımız paraşüt ile “beraber hareket etme” üstüne çok eğlenceli bir oyun-deney gerçekleştirdik. Çocuklardan paraşütü yukarı aşağı sallayarak paraşütün ortasına konan oyuncağı havalandırmaları isteniyor. Çocukların hepsi bunu yaptığı halde oyuncak ya paraşüt içinde yuvarlanıp dolaşıyor, veya çok kısa mesafeli havalanıyor. Sonra çocuklara hepsi aynı anda kaldırıp, aynı anda indirirse başarılı olabilecekleri söyleniyor ve gerçekten de bunu uyguladıklarında paraşütün ortası birden yukarı doğru çıktığından oyuncak tavana kadar zıplıyor. Bu da çocukların çok hoşuna gitti, bu oyunu bıraktırmak biraz zor oldu. Bu uygulamayı Amerika seyahat-lerimizin birinde, kızımı oradaki bir kütüphanede okul öncesi etkinliğine götürdüğümüzde görmüştük. Benzer [bence daha güzel] bir paraşüt imal edip benzer bir uygulamayı burada yaptık. Çocukların çok beğenmesi ve çok eğlenmesi zahmetleri zevke dönüştürdü.

Hazır beraber hareket etme konusuna girmişken, bizim zamanımızda ilkokul kitaplarında hikaye olarak yer alan “10 çubuk” deneyini bir de biz denedik. Önceden sınıf mevcudu olan 14’e bir de kendimi ekleyip 15 bambu çucuk ile bir deste hazırlamıştım. Çocukların hepsi teker teker denediği halde bu desteyi kırmayı başaramadılar. sonra bunu bölüştük ve herkes kendi payına düşen bir çubuğu rahatlıkla kırdı :)

Sonra kızımla beraber yaptığımız ornithopteri sınıf içinde uçurmayı planlıyordum. Ancak okula gelirken, arabadan binaya girene kadarki kısa mesafede bir ters rüzgar zaten çok narin olan ornit’imizi parçaladı ve bunu gerçekleştiremedik. Eğer gerçekleştirebilseydik sınıf içinde kanat çırparak uçan bir cismin de çok ilgi çekeceğini düşünüyordum. Ornithopter pek işe yaramadı ama onunla beraber yanımda götürdüğüm yarı-ölçekli Piper’imi çocuklara gösterdim, biraz nasıl uçtuğundan vs bahsettim. 5 yaşındaki çocuklara göre biraz fazla teknik konulara girmekle beraber, bu sırada çekilmiş olan fotoğraf ve çocukların fotoğrafa yansıyan bakışları ne kadar ilgili olduklarını gösteriyor sanırım :)

Sonra Volta Pili deneyi yaptık. Tabii bunun çocuklar açısından ilgi çekici olabilmesi açısından elektrolit olarak bir asit eriyiği değil de, limon ve patates kullandık. Çinko elektrot olarak galvanizli çivi, bakır elektrot olarak da tesisat kablosunun içini kullandık. Limon ve patatesleri seri bağlayıp da bir LED’i yaktığımızda, bu da çok ilgi çekici oldu. Volta pili deneyine başlamadan önce çocukları masa başına toparlayabilmek için şekerlerle 2 küçük illüzyon numarası yaptım. [şekerin kaybolup başka yerden çıkması ve şekerlerin renk değiştirmesi]. Deneyden sonra hepsine istediği renk şekerden vereceğimi söyledim. Deneye bundan sonra başladık.

Öğretmenlerinin bana verdiği süre dolmak üzere olduğundan şekerleri dağıttıktan sonra yanımda götürdüğüm balonları da dağıttım. Her birinin göğsüne de parlak yaldızlı kağıttan yapılmış bir kurdele-çiçek taktım ve hepsiyle vedalaştım. Çocuklar yrd. öğretmen nezaretinde yemekhaneye çıkarken ben de eşyalarımı toparlıyordum. Öğretmenleri istersem yemekten sonra devam edebileceğimi söyleyince kalmaya karar verdim. Çocuklar yemekteyken tellerden iskelet olarak kullanacağımız kaideler yaptım. Sonra bahçeye çıkıp bir kaç solucan buldum. Sınıfa geri geldiğimde çocuklar sınıfa geri dönmüştü ve kaşla göz arasında güzelim Piper’imi de kırmışlardı :)

Tekrardan sınıfı toparladık ve bir kaç deney daha yaptık. [bardağın dibine konmuş kağıt bardak suya sokulduğu halde ıslanmadı, sütün üzerine döktüğümüz karabiberler normal çubuktan kaçmıyorken ucuna sabun sürülmüş çubuktan kaçtılar, su dolu bardağın ağzını kağıtla kapatıp bardağı ters çevirdik ama bardaktaki su dökülmedi, tabağın içinde mum yaktık, üzerine bardak kapattık, mumun alevi hava bitince söndü, yanan havanin yerini tabaktaki süt doldurdu vs vs].  Bunlar aynı malzemeleri kullanarak yaptığımız bir kaç farklı deneydi. Özellikle sütün üzerindeki karabiberler deneyi çok ilgi çekici oldu. Bu deneyi yaparken iki çubuğu iki çocuk gibi gösterip, olayı dramatize ettim. Bu ilgilerini artırdı.

Son olarak önceden hazırladığım resimleri çocuklara dağıttım. Her çocuk farklı bir resmi kendisi seçti ve seçtiği resmi boyadı. Sonra bunları zevklerine göre boyadılar. Daha sonra ayakta durdurmalarını istedim, elbette ki durmadı. Bahçeden getirdiğim solucanı ayakta durdurmaya çalıştım, o da duramadı. Bunun üzerine konuştuk biraz. Sonra iskeletimizden bahsettik.  Bir röntgen filmi gösterdim. sonra çocukların resimlerini onlar yemekteyken hazırladığım telden iskeletlere yapıştırdık ve hepsi ayakta durabildi. Buna nasıl sevindiler görmek gerek :) Hepsi kendi yaptığı ayakta duran biblovari resmini eve götürmek istedi. Bu arada bu iskelet çalışması tamamen özgün bir çalışma. Geçen günlerde çocukken ceplerimde üşüdüğünü düşündüğüm solucanları dolaştırmam ve biricik anneciğime sorduğum soruları ve annemin anlattıklarını düşündüm. Hala çok net hatırladığım, demek ki beni o zaman en cok  etkilemiş olan kısmın solucanların  iskeleti olmaması olduğunu farkedince, bunu azıcık süsleyip çocuklarla paylaşmaya karar verdim. Konuyu kendimce biraz süsledim ve güzel de oldu :)

Henüz yapacaklarım bitmemişti ama çocukların ingilizce derslerini de yemiştik, daha fazla kalmam uygun olmayacaktı. Saat 11 de başlamıştık, 14:30’a kadar devam ettik. Sonradan kızımdan öğrendim ki ben döndükten sonra televizyon seyretmişler, öyle olacağını bilseydim devam ederdim. Neyse sağlık olsun. Yapacaklarım bitince hepsi ile teker teker tokalaştım, vedalaştım. Asya, Azra, Tarık ve Zehra “yine gel” memi istedi. Kerem ise hem öğleden önce hem öğleden sonra bir kaç kez “hergün gel” memi istedi. Bunlar benim için aldığım olumlu notlardı.

Eşyalarımı toparladım ve sınıftan ayrıldım.

not: resimler sınıf öğretmeninin bloğundan alınmıştır. konu ile ilgili sayfaların linkleri:
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12

Etiketler:
  1. Ye.Ya.
    Şub 6th, 2009 16:02

    Hocam öğretmenin bloğu için verdiğiniz linklere baktım.. heyt dedim ya millet baba görsün:)

    ya yaptığınız çok güzel bişey ama nedense ne diceğimi bilemedim..

    sizin bu hevesiniz beni hep hayran bırakmıştır zaten.. ve şunu farkettim.. çocuklarınız için yaptıklarınızı bzim içinde yapıyodunuz ve bu çok hoşuma gitti:)

    derste bizi şaşırtacak, dikkatimizi çekicek ve kendinizi dinleticek ve öğrenmemizi sağlayacak bişeyler hep bulurdunuz çünkü:) ve bunu yapmak hoşunuza da giderdi:)

    ama yinede bırakın bir öğretmen olarak öğrencileri için bunları yapmayı, bir baba olarak kaç kişi bu çalışmayı yapar tartışılır..
    ve tabi bir anne olarak ferda hocamın desteğinide es geçmemek lazım..

    öğretmen zaten iki lafın arasında size teşekkür etmiş:) ee bugüne kadar gördüğü en ilgili veli ( sadece kendi çocuğuyla değil tüm çocuklarla ilgili) teşekkür etmesi az bile..
    resminizi çerçeveleyip duvara assa bence az:)

    bu arada resimlerde bi ara 3 çocuk babası bi adam aradım ama göremedim:)

    yahu gün geçtikçe yaşlanmanız lazım gençleşmeniz değil:)

    linkler için teşekkürler.. benim için de iyi oldu aslında geleceğe yatırım:)

    kendinize ii bakın…

  2. M.R.B.
    Şub 7th, 2009 03:00

    ah bu yorumdan sonra ben sana ne ismarliyim? :)
    ne istiyorsan soyle, onu ismarliyim…

    oyle bir gaz verdin ki, bu gazla bu donemi de rahatca bitiririm artik. ilac gibi geldi, doping etkisi yapti, guc-kuvvet verdi, icimi ferahlatti.

    basarili olabilmisim veya olamamisim, orasi cok onemli degil, ogrencilerimden birinin bile kendileriyle ilgili bu cabanin farkinda olmasi, beni nasil sevindirdi anlatamam. yani oyle-boyle degil, bu hissi sana anlatmam imkansiz.

    kizimin ogretmeni bir de biraz gicik oluyor bana, o yuzden resmimi gormek istemez :) mesela ogrencilerin hic birinin yorumunu yazmamis bloguna, yaptiklarimin bazisindan hic bahsetmemis vs…

    yorumun bana bu gunlerde aldigim en iyi hediye oldu, kalbimin derinliklerinden gelen bir sukran duygusuyla tesekkur ederim.

  3. Anonymus
    Şub 9th, 2009 13:16

    Bence size ‘gıcık olmak’ pek mümkün değil, bence öğretmen de gıcık olmuyordur ama öyle görünmesi gerekebilir. Çocukların yorumlarını veya sizin yaptıklarınızın bazısını yazmamasıda daha sonra gelecek velileri umutsuzluğa sürüklememek içindir :) belkide okadar çok şey arasında hatırlayamamıştır.
    Ben sınıf öğretmeninin bloğunu okurken sizi çok sevip takdir ettiğini düşündüm.

  4. M.R.B.
    Şub 9th, 2009 18:55

    Anonymus,
    “mumkun degil” dedigin seyi o kadar cok kisi yapiyor ki sasarsin :)

    bu arada anlayisina siginarak yorumunun buyuk bir bolumunu sansurledim. senin guzel gorusun icin tesekkur ederim ama bu goruslerini bu aciklikta herkese acik bir yerde yayinlamak hic dogru olmaz…
    bir de sevdiklerimizi abartmayalim ki beklemedigimiz bir hareketlerinde de dunyalar basimiza yikilmasin. beni abartma, gercekten seviyorsan, oldugum gibi sev ;)

  5. hatice
    May 7th, 2009 20:41

    baska ne bekleyebilirdik ki :)

  6. M.R.B.
    May 9th, 2009 03:28

    Haticecigim, daha iyisini beekleyebilirdin elbette, ama vaktim yetmedi ;)

  7. estetik cerrahi
    Ağu 10th, 2010 17:43

    okullarınız çok güzel.

Yorumlara kapalı.