Komiklik…

Mar 28th, 2011 | Filed under Bence böyle, Eğitim, Üniversite

Çok uzun senelerdir ÖSYM’nin ve AÖF’nin sınavlarında görev almıyordum. Kendi çapımda bir potestoydu ve benden başka kimse anlamıyordu. Son zamanlarda bu konuda ben de kendimi anlamamaya başlayınca, bu sene sınavlarda görev almaya karar verdim. Kendimi kandırmak için söylediğim çok çeşitli sözler var ama onlar konumuz dışı…

Malum KPSS’de kopya olayından sonra ÖSYM güvenlik tedbirlerini arttırdı. Anladığım o ki, “adamlar ellerinden geleni yapıyor” dedirtmeye çalışıyorlar. Gösterilmek isteneni görenlerin çoğu da bunu söylüyor zaten. Ancak -bilmiyorum sorumlularından farkeden var mı ama- yapılanlar zulüm boyutuna geliyor.

Tedbirlerin arttırılmasına sebep olan malum KPSS sınavına kadar kopya çekilmiyor muydu? Elbette ki çekiliyordu ve işin içinde olan herkes net olarak delil ortaya koyamasa da seziyor, hissediyor hatta anlıyordu. KPSS sınavının dönüm olmasının sebebi, üstü örtülmeye çalışılmasına rağmen, olayın, üstü örtülemeyecek kadar büyük olmasıydı.

Peki o sınavda kopya çekenler, saçındaki firkete ile veya elindeki kurşunkalem ile mi çekmişti kopyasını? Hayır, ÖSYM içinden birileri sınavdan önce soruları dışarı çıkarmıştı ve dışarı çıkan sorular bir çok kişiye ulaştırılmıştı. E şimdi “kemer takma, toka takma, sakızla gelme, mendil paketiyle gelme” demek, önceden sorular çıkartılmışsa, kopyanın önüne mi geçecek? Bu yazdıklarımın hepsini ÖSYM’nin demediğinin farkındayım, ama “vur deyince öldürücü olanlar” sayesinde işin geldiği nokta burası maalesef… Hem bu tip sınavlarda kopya sınav sırasında çekilmiyor ki, ya önceden sorular çıkarılıyor veya sonradan kağıtlara müdahale ediliyor. O halde sınava giren milyonlarca kişiye zulmetmenin alemi ne?

Görevlilerin merkezden belirlenmesi gibi bazı işe yarar değişiklikler de var elbette, zaten değişiklik yapılmasın, tedbir alınmasın demiyorum. Sadece zulmedilmesin diyorum.

ÖSYM nin tüm şehirlerde yapılmayan başka sınavları da var, ve bu kurallar o sınavlarda da geçerli. Yani sınava girmeye bir başka şehire gidiyorsunuz, ama başka bir şehre giderken yanınıza telefon, anahtar, çanta vs almamanız, kemer takmamanız gerekiyor :)

Bir başka komik durum ise şu ki, sınav günü içeri girerken saçınızdaki firketeyi bile çıkarttırıyor olsalar bile, 1-2 gün öncesinde “sınav salonumu göreceğim” bahanesiyle sınava gireceğiniz binayı gezerken yanınızda her türlü elektronik donanımı içeri sokabiliyorsunuz ve okullar içinde bunların saklanabileceği binlerce yer var…

160 dakikalık bir sınavın mantıksızlığından (bizim zamanımızda 3.5 saatti!), tüm sıraları dolu olan bir sınıfta oturma planı gereği pencereler de açılamıyorken 160 dakika boyunca aynı havanın solunmasından, ilk 15 dakikadan sonra gelenler sınava alınmadığı halde 120 dakika boyunca sınavdan çıkmanın yasak olmasından vesair saçmalıklardan bahsetmiyorum bile, çünkü bunlardan zaten yıllardır defalarca bahsedildi, değişen pek bir şey yok…

Hasıl-ı kelam, yine kendime kızdım. Protestoma devam etseydim, hem kimseyi rahatsız etmez, hem de kendim rahatsız olmazdım :)

Etiketler: , , , ,
  1. Tahir Semih Ozcelik
    Nis 21st, 2011 16:42

    hocam cok guzel ozetlemissiniz hayata dair yazilarinizi begeni ile takip ediyoruz.

  2. T.Semih
    Nis 21st, 2011 22:08

    Hocam yazılarınızı beğeniyle takip ediyoruz, daha sık yazabilseniz vaktiniz olsa da.

  3. M.R.B.
    Nis 24th, 2011 01:42

    tesekkur ederim.

    vaktimi biraz daha efektif kullanabilsem ve okuma-yazma islerine daha cok vakit ayirabilsem bem de cok sevinecegim :)

Yorumlara kapalı.